İçinde yaşadığımız toplumda, yasal zorunluluklar dışında herkesin uyması gereken “Görgü kuralları ve Protokol kaideleri” vardır. Toplumda sevilen ve sayılan, aranan ve sözü geçen bir insan olmamız, bu kuralları tam olarak bilmemize ve uygulamamıza bağlıdır.

Toplumun gözü her an üzerimizdedir. Sözlerimiz ve davranışlarımız, biz farkında olmadan toplumun ince eleyip sık dokuyan incelemesinden geçmekte ve değerlendirilmektedir. Bu bakımdan diğer insanlarla ve toplumla olan ilişkilerimizde uygulayacağımız kuralları tam olarak bilmemiz gerekir.

Hayatta “başarı” ya ulaştıran sosyal, ekonomik ve kültürel çeşitli faktörler yanında “terbiyeli, nazik ve görgülü” olmanın da önemli bir yeri olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu kısa girişten sonra bu kural ve kaideleri sırayla inceleyelim:

 

TERBİYE VE NEZAKET:

  • Terbiye ve nezaket, sevilmenin başlıca koşuludur. Birçok topluluklarda, dikkat ederseniz aynı zekâ ve düşünme gücü taşıyan ve aynı derecede yakışıklı ve güzel olan birçok kimselerden kimisini çok sevdiğimiz halde kimisini de sevmeyiz. Bunun nedenini arayınca, sevdiklerimizdeki “Şeytan Tüyü” dediğimiz bir özellik hemencecik gözümüze çarpar: Bu “Terbiye ve Nezaket’tir

  • Terbiye ve nezaketin temeli, öbür insanlarla olan ilişkilerimizde bencilliğimize egemen olmak, kişiliğimizin dikenlerini olduğunca yok etmeye, ya da törpülemeye ve maskelemeye çalışmaktır.

  • Terbiye ve Nezaket, sadece göstermelik değildir, yaşantımızdaki başarılarımızda da en önemli rolü oynar. Nezaket, sadece iyi görüştüğümüz eşe dosta karşı değil, herkese karşı gösterilmelidir. Gerçek terbiye ve nezaketin hiçbir yapmacık yönü yoktur.

  • Nezaket, başkalarını çok sevindiren ve ısındıran değerli bir görgü kuralı olduğu gibi, gösterilmesi hiç de zor olmayan bir davranıştır. Nezaket, her zaman başkalarının bencil duygularını okşar, onlar da bize karşı nezaket göstererek bizim bencil duygularımızı okşarlar. Nazik insanlar konuştukları topluluklarda ve dost toplantılarında hiçbir vakit dikenli konular üzerinde konuşmaz, başkalarına iğneleyici sözler söylemez. Başkalarının kusurlarını yüzüne vurmak, nazik insanın harcı değildir.

 

TERBİYE VE NEZAKETİN GÜNLÜK YAŞAM İÇİNDEKİ TEZAHÜRLERİ:

  • TEŞEKKÜR ETMEK: Dünya da en çok söylenen kelimenin “teşekkür ederim” kelimesi olduğu bir gerçektir. Artık bugün bu kelime medeni dünyanın “parolası” ve “şifresi” olmuştur. Parola ve şifreyi bilmeyenler içeri giremez. Bu kelime sihirli bir kelimedir. Çünkü söyleyene hiçbir zararı dokunmaz, sayılamayacak kadar çok faydası olur. İşte sihri de buradadır.

  • Nerede, ne zaman, neye teşekkür edilir?

  • Her yerde, her zaman, her şeye teşekkür edilir.

  • Bugün siz, kaç defa teşekkür ettiniz?

  • Ve size kaç defa teşekkür edildi?

  • Yatarken lütfen bir düşününüz.

 

  • Beni dinlediğiniz için “teşekkür ederim”.

 

 

TEŞEKKÜRE CEVAP VERMEK:

Nerede ne için ne sebeple olursa olsun size teşekkür edildiğinde mutlaka bir cevap vermek lazımdır. Susmak olmaz. İçinizden cevap vermek olmaz! Samimi bir iki kelime ile cevap vermek şarttır. Susmak teşekkürü kabul etmemektir. Teşekküre cevap vermek zor bir iş değildir.

  • Ben de teşekkür ederim.

  • Beni mahcup ediyorsunuz

  • Rica ederim.

  • Bir şey değil.

Gibi bir iki kelime söylemekle nezaket ve kibarlığınızı göstermiş olursunuz.

 

LÜTFEN:

Yaşadığınız müddetçe herhangi bir kimseden;

  • Maddi manevi bir şey isterken

  • Bir şey verirken

  • Hatta bir şey rica ederken dahi, söze mutlaka “lütfen” ile başlayınız:

  • Lütfen verir misiniz?

  • Lütfen alır mısınız?

  • Lütfen yapar mısınız?

Bu kelime size çok şey kazandırır. Çünkü bu kelime, nezaketin ve kibarlığın temelidir. Temelsiz bina olmaz.

 

AYAĞA KALKMAK:

Medeni insanlar yanlarına gelen ve yanlarından ayrılan herkese ayağa kalkarlar. Ancak burada bahsi geçen herkes sözcüğü size hizmet etmekle görevli olan kapıcı, odacı, çay getirenler dâhil değildir.

Tanışmalarda, selamlaşmalarda ve vedalaşmalarda da ayağa kalkılır. Herhangi bir toplu yerde masanıza bir tanıdığınız gelirse ayağa kalkmak nezaket icabıdır.

 

SELAM VERMEK:

Selam vermek sevgi, saygı ve nezaket eden asil, kibar ve insancıl bir harekettir. Tanıdığınız bir kimse ile nerede olursa olsun karşılaştığınızda, o kimseye mutlaka selam vermek gerekir. Tanımadığınız kimselerle de herhangi bir sebep ile konuşacak iseniz bu şahsı da önceden selamlamanız gerekir. Selam verirken yerine göre şu kelimeler kullanılabilir: Günaydın, İyi günler, İyi akşamlar. Selamlama erkek ve kadınlarda başı hafifçe öne eğerek verilir. Selamlaşmalarda öncelik şu şekildedir:

  • Genç yaşlıya

  • Erkekler bayanlara (ancak sokakta önce bayan selam verir.)

  • Kıdemsiz kıdemliye

  • Gelen orada bulunanlara

  • Giden kalanlara

  • Aynı yaştakiler aynı anda selam verir.

 

EL SIKMAK:

El sıkmak, dostluk, iyi niyet ve samimiyet ifade eden bir medeni harekettir. Bütün dünyada adettir.

El sıkmak için ilk hareket kimden gelmelidir?

  • Önce hanım el uzatmalıdır.

  • Üst rütbe ve makamda olan önce el uzatmalıdır.

  • Yaşlı olan önce el uzatmalıdır.

  • Ev sahibi önce el uzatmalıdır.

 

El nasıl sıkılır?

  • El sıkarken daima elini sıktığınız kimsenin yüzüne bakılır.

  • El dirsek seviyesinde tutulmalıdır.

  • El katiyen gevşek sıkılmamalı ama acıtacak kadar da kuvvetli sıkılmamalıdır.

  • Sıkılan el uzun süre el içinde tutulmamalıdır.

  • Sıkılan el aşağı yukarı sallanmamalıdır.

  • Erkekler hiçbir zaman eldivenle el sıkışamazlar.

 

SİGARA İÇMENİN ADABI:

Her şeyin olduğu gibi sigara içmenin de bir adabı vardır. Ama önemli olan sigara içmemektir. Günümüzde sigara içmenin kötü bir alışkanlık olduğu, sigara içenlere de toplum içinde iyi gözle bakılmadığı bir gerçektir. Buna rağmen bu alışkanlığa sahip olanların uyması gereken kuralları şöyle sayabiliriz:

  • SİGARA İÇİLMEZ işaretinin olduğu yerlerde sigara içilmez.

  • Sokakta yürürken

  • Toplu taşıma araçlarında

  • Yemek esnasında

  • Misafir karşılar ve uğurlarken

  • Hasta ziyaretlerinde ve hastanelerde

  • Sinema, tiyatro ve konser salonlarında

  • Selam vermek durumunda olunduğunda sigara içilmez.

  •  

SİGARA İÇMEK NE ZAMAN ÇOK AYIPTIR:

  • Eldiven ile sigara içmek

  • Ağızda sigara tutarak konuşmak

  • Dans ederken sigara içmek

  • Bir topluluğa hitap ederken sigarayı söndürmemek

 

TELEFONLA KONUŞMA KURALLARI:

 

  • TELEFONA CEVAP VERMEK:

Telefona cevap vermek bir terbiye ve nezaket meselesidir. Ve bütün dünyada geçerli olan bir kaidesi vardır. Bu kaidede her yerde aynıdır. Şimdi bunları görelim: işyerinizde telefon çaldığı zaman ilk yapılacak iş çalışılan yerin veya firmanın adını söylemektir. Örnek:

  • İSDS Güvenlik, buyurun

Diğer konuşmalar bundan sonra açıklanacak kurallar çerçevesinde devam ettirilir. Eğer evinizin telefonu çalıyorsa konuşmaya kendi adınızı vererek başlayınız. Konuşmaya bu şekilde başlamadan evvel

  • Siz kimsiniz

  • Kimi arıyorsunuz

  • Nereyi arıyorsunuz gibi sorular sormak telefon adabına aykırıdır.

Ayrıca telefon çok çaldırılmaz ve ilgisiz kimselere telefona bakması için müsaade edilmez.

 

Telefonla konuşurken dikkat edilmesi gereken hususlar:

  • Yanlış numara çevirmemeye dikkat edin

  • Telefonla konuşurken bağırmayın

  • Hızlı tempoyla konuşmayın

  • Kelimeleri açık ve anlaşılır bir şekilde söyleyin

  • Nazik ve kibar konuşun

  • Telefonla uzun konuşmayın

  • Telefonu kimsenin yüzüne kapatmayın

 

KONUŞMAK:

İnsanın başına ne gelmişse “dilinden” gelmiştir. Zira insandan başka konuşan canlı yoktur. Yalnız insanlara verilmiş olan bu “konuşma melekesini” en iyi ve en mükemmel şekilde kullanmak gerekir.

Bu nedenle bu konuda “konuşmanın” hitabet konusundan ziyade nezaket ve görgü ile ilgili kısmı üzerinde duracağız.

Konuşurken neler söylenir, neler söylenmez: Konuşurken pek çok kimse konuşmada görgü ve nezaket kurallarını unutur. Hâlbuki özellikle konuşurken bu kurallara uymak lazımdır. Bir kimseye hitap etmede ilk esas ifadelerin gayet nazik ve hürmetkâr tarzda olmasıdır. Sert ve yanlış anlamalara sebebiyet verebilecek tarzda ifadeler kullanılmamalıdır. Konuşma esnasında konuşulanın yüzüne bakılmalıdır. Bugün bütün medeni dünya nazik şekilde konuşmaktadır. Nazik ve kibar konuşmalarda “sen” yoktur,” siz” vardır. Bu nedenle eğer kullanıyorsak bu andan itibaren konuşmalarımızdan “sen” kelimesini kaldırıyoruz. Örnek olarak: “şunu yapar mısınız?” demek, aslında içinde “siz” ifadesi bulunan emirlerdir. Ve gerçek anlamları “şunu yapın” anlamındadır. Konuşmada dikkat edilecek diğer hususlar:

  • Konuşanın sözünü kesmeyin

  • Çatışmaya gidebilecek konuları ilk fırsatta değiştirin

  • İstenmedikçe fikir beyan etmeyin

 

GİYİM:

Kıyafet görgü ve kültürle çok yakından ilgilidir. Zevkin ölçüsü karakterin aynasıdır. Şurası hiç unutulmamalıdır ki bütün faaliyetlerin başarı nispeti işin başlangıcında şahsi giyimin mükemmeliyeti ile sıkı sıkıya bağlıdır. Elbisenizin temizlik ve düzgünlüğü ayakkabılarınızın boyalı olması en çok dikkat edilecek hususlardır.

Giyim konusunda bazı tavsiyeler:

  • Arkadaşlarınızdan ve hatta kardeşlerinizden dahi giyim ve süs eşyası ödünç almamalısınız.

  • Genel kural olarak temiz ve derli toplu giyinmeye özen göstermelisiniz.

  • Giyilen kıyafetin gidilen yere uygun olmasına dikkat ediniz.

 

YEMEK KONULARI:

Yemek insanlar için zaruri bir ihtiyaç olduğu gibi aynı zamanda bir zevktir. Bu zevk sadece yemeğin lezzetine bağlı değildir. Bu zevk yemek yenilen yerin atmosferine, yemek masasının tanzimine ve masadaki kimselerin hal ve hareketleriyle çok yakından ilgilidir. Bu nedenle yemek yeme de bazı kaidelere bağlanmıştır.

Bu kaideleri şöyle özetleyebiliriz:

  • Yemek, bıçak sağ elde, çatal sol elde tutularak yenir

  • Kesilecek yemekten bir parça bıçakla kesilerek ağza götürülür, Ekmek ağızla koparılmaz

  • Ekmek koparılıp yemeğin veya çorbanın içine konmaz

  • Yemek masasına dik oturulur

  • Yemek ağza götürülürken yemek tabağının üzerine eğilinmez

  • Yemek ağız kapalı olarak çiğnenir

  • Ağızda yemek varken konuşulmaz, gülünmez ve aksırılmaz

  • Yemek çok acele ve çok da yavaş yenmez

  • Yemek masasında herhangi bir şeye ihtiyacınız olursa o şeye yakın olandan rica edin

Çatal ve bıçağın birlikte kullanılacağı zaman nasıl tutulacağını görmüştük. Bıçak sadece kesme için kullanılır. Çatal ve bıçak masanın üzerine konmaz. Yemek esnasında tabağın içine çapraz olarak bırakılır.

Peçete, yemeğe başlarken vücudunuzun masa altında kalan kısmına kucağınızdan dizlere doğru konur. Yemek sonunda ise yemek tabağının sağına bırakılır.

Çorba içerken, vücudunuzu öne doğru eğmeyin. Çorba kaşığını ağzınızın içine sokmayın. Çorba, kaşığın yan tarafından içilir ve sesli içilmez.

Kısa ve küçük makarnalar sağ el ve sadece çatal ile yenir. Uzun makarnalar çatal ve kaşık ile yenir. Çatal sağ elde, kaşık sol elde tutulur.

Sebze yemekleri sağ el ve çatal ile yenir. Et ve kümes hayvanları çatal ve bıçak kullanılarak yenir. Balık, balık çatalı ve bıçağı ile yenir.

 

ŞİRKET VE İŞYERİ PERSONELİ İLE OLAN İLİŞKİLER:

Şirketimizin gerek kendi personelinin birbirleriyle olan ilişkileri ve gerekse de çalışılan işyerinin personeli arasındaki ilişkileri karşılıklı sevgi ve saygıya dayanır. İSDS çalışanlarının gerçek anlamda iki ayrı yerde amir, arkadaş ve dostları vardır. Bunun açılımı İSDS elemanlarının görevlerini sürdürdükleri işyerindeki idari amir ve yönetici düzeyindeki personele karşı gösterilmesi gereken saygı sevgi ve itaati işverenlerine gösterdikleri anlamda sürdürmeleridir. Aynı sevgi, saygı ilişkisini işyeri personeline göstermekten sakınmazken görevlerinin gereği gözlem ve kollama işlevlerini aksatmayacak şekilde kısa, öz ve bir ölçüde resmi yaklaşım sergilerler. Burada vurgulanması gereken bir nokta şudur: İşyerindeki güvenlik görevlilerinin sayılmalarının sevilmelerinden daha anlamlı olduğudur. Otorite saygı ve ciddiyet kavramını sergileyen, görevini eksiksiz tamamlayan, bu görüntüsü ile sevilmeyen görevli, sevilen, zamanla ciddiyetini kaybedici davranış ve ilişki içine giren, kişisel ve görev tanımında saygı kaybı olan görevliye her zaman tercih edileceği unutulmamalıdır.

Sohbeti Aç
Yardım ister misiniz ?
Merhaba,
Görgü Kuralları Ve Protokol Kaideleri ile ilgili bilgi almak ister misiniz ?